Adolf Hitler Biyografisi
Adolf Hitler, 1889 Avusturya doğumlu devlet başkanı. Nasyonal Sosyalist Alman Emekçi Partisi ’nin NSDAP başka bir deyişle Nazi Partisi ’nin lideri olan Hitler, 1933 ’de Almanya‘nın başbakanı oldu. 1934 ’de kendisini Almanya ’nın Führeri lideri duyuru eden Hitler, 1945‘deki vefatına kadar Alman ulusunu peşinden çekmeyi başardı. Almanya’nın üstün ırk olduğuna inandı ve Almanca konuşan herkesi tek bir çatı altında toplamayı emel edindi. Hitler, bu talihte birçok Musevi’yi ve öbür azınlık üyelerini katletti.
Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 ’da Alois Schicklgruber Hitler 1837-1903 ve Klara Pölzl ’in 1860-1907 üçüncü çocuğu olarak Yukarı Avusturya ’da, Almanya hududuna çok yakın minik bir kasaba olan, Braunau am Inn ’de dünyaya geldi. Ev bayanı olan annesi Klara, Alois Hitler ’in 3. eşi ve aynı zamanda da ikinci dereceden kuzeniydi. Aralarındaki akrabalık sebebiyle kilisenin özel izniyle evlenen çiftin Gustav ve Ida ismindeki ilk iki çocukları daha bebekken can vermiş, Adolf ’dan sonra dünyaya gelen Edmund ise yalnızca 6 yaşına kadar hayatta kalabilmişti. 21 ocak 1896 ’da ise kız kardeşi Paula Hitler dünyaya geldi.
Gümrük memuriyeti yapan babası Alşinden de Alois Jr. ve Angela adlarında iki çocuğu vardı. Gayri hukuki olarak dünyaya gelen Alois, 39 yaşına kadar annesinin soyadını Schicklgruber taşıdı. Ziyaret ettiği doğum kayıtlarından mesul bir rahibin, üvey babasının ‘Johann Georg Hiedler ’ olduğunu bir öbür ihtimal ise kardeşi Johann Nepomuk Hiedler ’di ispatlamasıyla ‘Hiedler ’ soyadını kullanmaya başladı. Hiedler, Huetler ve Huettler gibi biçimlerde telaffuz edilen soyadı, son olarak Hitler biçiminde yerleşti. Sonraları Adolf, siyasi düşmanları tarafından soyadının gerçeğinde Hitler olmadığı, Schicklgruber olduğu yargılamalarıyla karşılaştı. Ayrıca 2. Dünya Savaşı sırasında, Alman şehirleri üzerinden ‘Heil Schicklgruber ’ Yaşasın Schicklgruber ibaresi taşıyan broşürler uçaklardan atılarak bağlaşık propagandası olarak da kullanıldı.
Legal olarak Hitler soyadı ile dünyaya gelen Adolf ’adı da Johanna Hiedler ’di. Adı daha önceki Almanca ’da ‘asil kurt ’ Adolf = nobelity + wolf anlamına gelen Adolf, akrabaları arasında kısaca ‘Alçak ’ adıyla biliniyordu. Adolf Hitler, yakın çevresiyle arasında, 1920 ’lerin başlarından 3. hükümetin düşüşüne kadar ‘Wolf ‘ takma ismini kullandı. Hatta bu vaziyet Avrupa kıtasındaki muhtelif merkezlerin adlarında da tesirli oldu. Doğu Prusya ’da Wolfsschanze, Fransa ’da Wolfsschlucht, Ukrayna ’da Werwolf gibi.
Babasının çıkan atamaları sebebiyle Braunau ’dan Passau ’ya ardından Lambach ’a, Leonding ’e ve Linz ’e taşınmalarıyla, ilkokul eğitimini muhtelif mekteplerde alan Adolf, başarılı bir talebeydi.
En çok tarih ve coğrafya derslerinde başarı gösteriyordum. İşte bu sıralarda “milliyetçi” oldum ve tarihin hakikat anlamını kavramayı, algı etmeyi ve bu mevzuya nüfuz edebilmeyi bildim. Zevklerim, beni babamın hayatına benzer bir hayata itmiyordu. Konuşma becerim, çocukluk dostlarıma verdiğim, ikna edici ve daha Doğrusu aldatıcı söylevlerle oluşmaya başladı. Kendi kendimi güç yönet edebilen minik bir lider olmuştum. Bu arada iyi bir talebe olduğumu da söyleyebilirim. Çalışmak bana kolay geliyordu. Boş zamanlarımda “Lambach Chanoine”lerin yanında şan dersleri takip ediyordum. Müzakerem, Bvefat. 1
Linz ’de başladığı lisede ise 1. sınıfı yine yinelemek zorunda kaldı. Kendisi gibi memur olmasını isteyen babasının aksine, Adolf ona direniyordu ve ressam olmak istiyordu.
Konuşma becerim babam tarafından takdir edilmiyordu. Ailem benim tavırlarımdan dolayı endişeleniyordu.Konuşma hevesim yavaş yavaş kaybolurken, şahsiyetime daha uygun becerilerim ortaya çıktı. Babamın kütüphanesinde elime geçen askeri mevzularla dolu muhtelif kitapları ve 1870 – 1871 Alman Fransız savaşlarına ait yazıları büyük bir dikkatle okuyordum. Kısa zamanda kahramanlık, ahlaki düşüncelerimde biltihapçı sıraya geçti. Savaşnaktan toplamaya başladım. Müzakerem, Bvefat. 1
Çizimlerine ve fotoğraflarına çok güvenen Adolf, bu mevzudaki direnişine hiç ara vermiyordu. 1. Dünya Savaşı ’na katılmasından evvel, Hitler ’in 2000 ’den fazla çizimi ve resmi vardı.
Bir müddetler kendi hayatının en büyük halkalarını oluşturan şeyin, benim tarafımdan kabul edilmemesine bir cinsli us erdiremiyordu, işte bu surattan babamın kararı basit, emin ve çok natüreldi. Hayat tartışmasının kazandırdığı çelik gibi bir şahsiyete sahip olan babam, benim, daha Doğrusu tecrübesiz bir delikanlının geleceği hakkında karar vermesine izin vermiyordu. Fakat sonunda iş bambaşka oldu. Müzakerem, Bvefat. 1
Hitler ’in babası geçirdiği felç sebebiyle 3 ocak 1903 ’te can verdi. Babasının vefatından 3 sene sonra, liseyi terk edip, öksüz çocuklar pansiyonuna yerleşen Adolf, annesinin de takviyesiyle bohem bir hayat sürdürmeye başladı.
Benim için iş problemi, hipotez ettiğimden çok daha kısa bir vakit içinde çözülecekti. Zira, babam daha ben on üç yaşındayken ansızın ölüm etti. Bir felç darbesi, babamı en güçlü döneminde iken yere vurdu. O dünyadaki hayatını acı sürüklemeden sona erdirdi. Fakat bizi büyük bir yeisin içine attı. Babamın en büyük isteği, oğlunu, kendisinin ilk günlerinde sürüklediği yokluklardan kurtarmak için bana iş sahibi olmamda dayanak etmekti. Bu isteğini asıllaştıramadı. Fakat bilinçsiz bir biçimde benim içime, ikimizin de usumuzdan geçirmediğimiz bir geleceğin tohumlarını ekmişti. Müzakerem, Bvefat. 1
Adolf, ağır biçimde hasta oldu ve hekim önerisiyle liseden bir sene kadar uzak kaldı. Bu yarıyıl boyunca çizimlerine devam etti.
Ciğerlerim feci biçimde hasta idi. Hekim anneme beni, gelecekte bir kalem odasına kapamamaya ve özellikle en az bir sene Realschule’deki öğrenimime ara vermeyi öğütledi. Saklı isteklerimin ve daha da kararlı çabalarımın hedefi böylece bir hücumda sağlanmış oluyordu. Hasta Olduğum için annem Realschule’yi bırakarak yüksekokula girmeme rıza gösterdi. Müzakerem, Bvefat. 1
1907 senesinde başvurduğu Viyana Hoş SanatlarAkademisi Academy of Fine Arts Vienna tarafından ressamlığa uygun olmadığı bahanesi ve kabiliyetlerini mimarlık alanında geliştirmesi nasihatiyle yalanlandı. Adolf, bu nasihati yerine getirmeyi çok istemesine karşın bunun için teknik alt yapısı ve lise diploması olması lüzumluydu.
Annesinin hastalığı ortaya çıktığında uyum kaynakları neredeyse kurumak üzere olan Adolf, kendisine bağlanan öksüz aylığıyla geçiniyordu. Bu surattan Viyana ’ya gitme kararı aldı.
Bir çanta dolusu elbise ve çamaşırla Viyana’nın yolunu yakaladım, içimde sarsılmaz bir istem vardı. Babam elli sene evvel mukadderatını zorlamayı başarmıştı. Babam gibi yapacaktım. Ama ben “adam” olacaktım, memur değil. Müzakerem, Bvefat. 1
1907 ’nin 21 aralık gününde, annesi iyice ilerleyen göğüs kanseri sebebiyle hayatını kaybetti. Hitler, çok büyük bir yeise boğulmuştu. Artık tek isteği Hoş Sanatlar Yüksekokulu ’ne girebilmekti.
Babama saygı ile bağlanmıştım, annemi ise sevmiştim. Müzakerem, Bvefat. 1
1908 ’de bir defa daha başvurduğu akademinin, onu yine yalanlamasının ardından umutlarını da yitirmiş bir biçimde tamamen parasız kaldı. Öksüz ücretinin kendi hissesine düşen kısmını da kardeşi Paula ’ya veren Adolf, 21 yaşındayken halasından kalan az ölçüdeki servet parasının da bitmesiyle 1909 ’da evsizler yurduna yerleşti. Posta kartlarından kopyaladığı manzara fotoğraflarını, dükkanlara ve turistlere satarak geçinmeye çalışan Adolf, 1910 senesinde çalışan fukara adamların kaldığı bir eve yerleşti.
Nihayet on dört on beş yaşıma geldiğimde politikadan bahsedildiği sıralarda Musevi sözcüğünü dinlemeye başladım. Bu laflar ben de az da olsa bir itiraz etme duygusu uyandırıyordu. Mezhepler dolayısıyla çıkan tartışma ve çekişmeleri gördüğüm vakit içimde antipatik hisler kabarıyordu.
Almanla Musevi arasındaki farkın yalnızca dinler arasında olduğunu zannediyordum. Hatta devamlı cefalara hedef olmalarını, din arkına veriyor ve bu surattan da kendilerine antipati beslemiyordum.”
İşte kafam bu düşüncelerle dolu olarak Viyana’ya geldim. O günlerde Viyana’da iki milyon birey yaşıyordu ve bu popülasyonun iki surat bini Musevi idi. İşte ben bunun farkında değildim. İlk günlerde gözlemlerim ve düşüncelerim, yeni değer ve fikirlerin giriştikleri saldırıya pek o kadar karşı koyacak güçte değildi. Nihayet içimde ağır ağır sükûnet ortaya çıkmaya başladığı ve bu hummalı hayaller sarihliğe kavuştuğu sıralarda, Musevi sorunu ile btümörün btümörüne geldiğim an ki, çevremi çepeçevre saran dünyaya çok daha dikkatli bakmaya başladım.
Musevi sorunu ile karşılaşmamdaki biçim bana pek güzel gelmedi. Ben o sıralarda Musevi’yi yalnızca başka bir dine üye bir kimse olarak kabul ediyordum. Dini çekişmelerden ve dini inanışlardan çıkan her türlü husumeti, müsamaha ve insanlık ismine her zaman ayıplamaktan da kendimi alamıyordum. Bu arada Viyana’nın Musevi aleyhtarı basının tavrı da bana medeni bir ulusun örf ve ananelerine yakışmaz gibi geliyordu. Müzakerem, Bvefat. 1”
Viyana ’dayken, ilk defa içinde Doğu Avrupa ’daki birçok Ortodoks Musevi Hitler ’e göre ırkçı kuramlarla karmaşık, ananesel enerjiği ve önyargılı, geniş bir musevi kitlesi için, anti-semitist düşünceler btemizletmeye başladı. Zamanla Lanz von Liebenfels ’in ırk ideolojileri ve anti-semitizm hakkındaki yazılarından ve Vienna Belediye Başkanı, aynı zamanda Hıristiyan Sosyal Partisi ’nin Christian Social Party kurucusu ve tarihin en şiddetli demagoglarından Karl Lueger ve Pan-Germanic Away from Rome! Hareketi ’nin pan-Germanic Away from Rome! Movement lideri Georg Ritter von Schönerer gibi siyasetçilerin yarattığı tartışmalardan etkilendi. Daha sonra yazdığı Müzakerem Mein Kampf isimli kitabında, dine bağlı anti-semitizm karşıtlığından, nasıl bütün tersi bir zemine anti-semitizmi ırkçı zeminde desteklemeye geçiş yaptığını anlattı.
Hitler Yahudileri, kendi belirlediği Ari Irk ’ın natürel düşmanları olduğunu iddia etmeye başladı ve Avusturya ’daki krizden de onları mesul yakaladı. Aynı zamanda kendi Anti-semitizmini Anti-Marxism ile karıştırarak, sosyalizmin ve özellikle de liderleri arasında birçok Musevi bulunduran Bolşevizmin besbelli hatlarına belirledi. Almanya ’nın uğradığı askeri bozgundan 1917 Devrimlerini mesul tutarak, yahudilere Almanya İmparatorluğu ’nun askeri mağlubiyetinin ve netice olarak ortaya çıkan ekonomik problemlerin de kabahatlisi kabul etti.
Çok Halklı Avusturya Monaşi Kraliyeti Parlementosu’ndaki patırtılı sahnelerden çıkardığı genellemeyle, demokratik parlementer sistemin altlığına ve bayağılığına dair sabit bir inanç geliştirdi. Bu da kendi siyasi görüşlerinin esası biçimlendirdi. Yakın dostu ve oda dostu August Kubizek ’e göre ise Hitler o yarıyılda siyasetten çok Wagner ’in operalarıyla ilgilenmekteydi.
Babasından kalan mülk varlığının son parçasıyla mayıs 1912 ’de, Münih ’e gitti. her zaman hakikat Almanya ’da yaşamak istemişti. Mimariyle ve Houston Stewart Chamberlain ’ın yazılarıyla daha da ilgilenmeye başladı .
1912 senesinin baharında Münih’e gittim, Sanki senelerce orada .oturmuşum gibi şehir bana hiç yabancı gelmedi, tahlillerim beni kerelerce bu Alman sanatının merkezine götürmüştü. Münih bilinmezse Almanya görülmüş sayılamayacağı gibi, Münih tanınmadıkça Alman sanatı hakkında da bir fikre sahip olunamaz. Müzakerem, Bvefat. 4
Münih ’e gitmesi, bir müddetliğine Avusturya ’daki askerlik görevinden de kaçmasını sağladı fakat sonrasında Avusturya Ordusu tarafına hapsedildi. Yapılan fiziksel analiz ve pişmanlık korunması sonrasında askerlik için namüsait sayıldı ve Münih ’e dönmesine izin verildi. Buna karşın ağustos 1914 ’de Almanya 1. Dünya Savaşı ’na girdiğinde acilen Bavyera kralı 3. Ludwig ’den Bavyera alayında savaşmak için izin ricasında bulundu. İsteği kabul edildi ve Hitler gönüllü olarak Bavyera ordusuna katılmış oldu.
Politik sebeplerden dolayı evvel Avusturya’yı terk ettim. Habsbourglar Devleti için gayret etmek istemiyordum. Fakat halkım ve imparatorluk için her an can vermeye hazırdım. 3 Ağustosta Kral Üçüncü Louis’ye bir arzuhal sundum ve Bavyera alayına girmek lütfunun benden esirgenmemesini arz ettim. Hiç kuşku yok ki o günlerde özel kalem daireleri pek meşguldü, işte bundan dolayı, hemen ertesi günü, isteğimin kabul edildiği haberini ve bir Bavyera alayına başvuru emrini alınca pek çok sevindim. Birkaç gün zarfın da ancak altı sene sonra sırtımdan çıkaracağım üniformamı giydim işte benim ve her Alman için şu vefatlı hayatın en unutulmaz ve en yüce zamanı bu suretle başladı. Müzakerem, Bvefat. 4
Fransa ve Belçika ’da, 16. Bavyera Yedek Alayı karargahında haberci olarak etkin hizmette bulunan ve düşman ateşine maruz kalan Hitler, yanındaki öbür askerlerin aksine yemeklerden ya da güç şartlardan asla şikayet etmedi. Bunun yerine sanat ya da tarih hakkında konuşmayı seçim eden Hitler, ordu gazetesi için bazı karikatürler ve eğitsel çizimler de yaptı. Görevini yaparken ki hızı ve başarısı sebebiyle ilki aralık 1914 ’de İkinci Sınıf Demir Haç Iron Cross, Second Class ve ötekiyi de ağustos 1918 ’de ve er seviyesindeki bir askere ender olarak verilen bir onur olan Biltihapçı Sınıf Demir Haç Iron Cross, First Class olmak üzere iki askeri nişan aldı.
Hitler alayı terketmek istememesine karşın, gene de ‘liderlik özelliklerinin yeteri çerçevede olamadığı ’ mazeretiyle rütbesi yükseltilmedi. Bazı kaynaklara göre ise yükseltilmemesinin Doğru sebebi Alman vatandaşı olmamasıydı. Alay karargahındaki görev mevkisi çokça risk kapsamasının yanısıra ona sanat çalışmalarını sürdürmesi için de zaman veriyordu. Ekim 1916 ’da Fransa ’nın kuzeyinde bacağından yaralanan Hitler, mart 1917 ’de ön saflardaki görevine geri döndü. Hitler, düşman ateşiyle yaralanması sebebiyle aynı sene Gazi Nişanı aldı.
15 ekim 1918 ’de savaşın sona ermesinden kısa bir vakit evvel, Hitler zehirli gaz hücumundan dolayı geçirdiği geçici âmâlık sebebiyle, savaş alanındaki askeri sağlık kurumuna götürüldü. David Lewis ve Bernhard Horstmann gibi bazı psikologlara göre ise bu geçici âmâlığın sebebi geçirdiği bir histeri kriziydi. Hitler, hayatının emelinin Almanya ’yı kurtarmak olduğuna iyice ikna olmuştu.
Uzun zamandır Almanya ’ya hayran olan Hitler, hala Alman vatandaşı olmamasına karşın savaş sırasında da istekli bir vatansevere dönüştü. Alman ordusu hala düşman topraklarını yakalamaktayken, kasım 1918 ’de Almanya ’nın teslim olmasıyla şoka uğradı. Birçok Alman milliyetçisi gibi o da savaş alanında değil masada yenilmelerini tasvir eden ‘sırtından bıçaklandığına inandı. Buna neden olan siyasetçiler daha sonra ’Kasım Kabahatlileri ’ olarak adlandırıldılar.
Versay Antlaşması, Almanya ’yı muhtelif topraklardan yoksun bırakırken, Rhineland ’i askeri eforlardan arındı ve zorlu ekonomik yaptırımlar yükledi. Antlaşma aynı zamanda da Almanya ’yı, Büyük Savaş ’ın tüm korkusunun kabahatlisi duyuru etti ve ölçüyü belirlenmemiş bir tazminat mükellefliği getirdi. Sonrasında, ölçü Dawes Tasarı, the Young Tasarı ve the Hoover Moratorium antlaşmalarıyla tekerrür tekerrür revize edildi. Antlaşma, Almanlar tarafından aşağılanma olarak görülen, tüm kabahatin kendilerine yüklenmesinin yanında, orduların neredeyse tamamının kaldırılması, hava eforu ve denizaltılar olmadan, yalnızca 6 savaş gemisine ve silahlı taşıtları olmayacak 100.000 şahsiyet bir orduya izin verilmesi gibi ağır kararlar içeriyordu.
Bu antlaşma, hem sosyal hem de siyasi koşullar açısından Hitler ve partisinin National Socialist Party kendilerine efor arayışı sırasında oldukça ehemmiyetli bir etken oldu. Almanya ’yı ayağa kaldırmak için, antlaşmanın Kasım Kabahatlileri tarafından imza atılmasını kullanmaya karar verdiler ve Paris Konferansı sırasında çok az tercih hakları olmasına karşın, onları günahkeçisi yaptılar.
1. Dünya Savaşı ’ndan sonra Hitler orduda kaldı ve Münih ’e döndü. Burada sonraki beyanatlarının aksine öldürülen Bavyera Başbakanı Kurt Eisner ’in cenaze yürüyüşüne katıldı. Münih Sovyet Cumhuriyeti ’nin Munich Soviet Republic kaldırılmasından sonra Bavyera Reichswehr Grubu Karargahında, Eğitim ve Propaganda Bvefatı Education and Propaganda Department Dept Ib/P of the Bavarian Reichswehr Group tarafından organize edilen ve Suratbaşı Karl Mayr ’ın ‘sosyal düşünce ’ kurslarında yeraldı. Bu grubun anahtar emeli, savaşın patlak vermesi ve Almanya ’nın bozgunu için bir günah keçisi yaratmaktı. Günah Keçileri, beynelmilel Musevi milleti, koministler ve parti çemberi dışındaki siyasetçiler kabul edildi. Bunlar özellikle de Weimar Ortak Yönetim Weimar Coalition partilerindekiler ve ‘Kasım Kabahatlileri ’ olarak anılan siyasetçilerdi.
Temmuz 1919 ’da askeri organizasyon Reichswehr içerisindeki İstihbarat Birliği ’nde çalışmak üzere, polis ajanları soydu. Bu ajanların emeli, öbür askerleri benzer fikirlerle etkilemek ve ihtimaller dahilinde bir sosyalist olması düşünülmüş Alman Emekçi Partisi German Workers’ Party Doğu Anadolu Projesi ismindeki minik partiye sızmayı muhtemel kılmaktı. Hitler, bu sorgulama sırasında siyasetçi Anton Drexler ’in, cemiyetin tüm azalarının ortak dayanışmasıyla ve sosyalizmin Musevi karşıtı bir versiyonu olup, güçlü, etkin bir hükümeti onaylayan ve anti-semitik, milliyetçi, anti-kapitalist ve de Marksizm karşıtı fikirlerine hayran kaldı.
Burada ayrıca partinin ilk kurucularından ve saklı Thule Society ’nin de azası olan, Dietrich Eckart ’la da tanıştı. Eckart, Hitler ’in us öğretmeni oldu. Onunla fikir alış-verişlerinde bulundu, ona nasıl giyinmesi ve nasıl konuşması gerektiğini öğretti ve ve onu geniş bir çevreye tanıttı. Hitler ona teşekkürünü kitabının ikinci bvefatındaki methiyeleriyle yaptı.
Ordudan mart 1920 ’de terhis olan Hitler ve daha önceki üstleri, böylelikle parti etkinliklerinde bütün zamanlı yeralmaya başladılar. 1921 ’in başlarında Hitler, konuşmalarıyla çok geniş kitlelerin önünde bile son derece tesirli hale geldi. Hitler, şubat ayında Münih ’te takribî 6 bin şahsiyet bir kalabalığın önünde konuştu. Merkezi Münih ’de olan partinin emeli Musevi cemiyetini ortadan kaldırmaktı. Bir vakit sonra Hitler ’in parti içindeki gücünün çoğaldığını gören idareyicilerin onu diktatör davranışları suratından tenkit etmeleri sebebiyle 11 temmuz 1921 ’de partiden istifa etti. Fakat Hitler ’in yokluğunun partininsonu olduğunu farkeden idareyiciler onu yine çağırdılar v ebu defa başkan olarak geri dönen Hitler, eforunu ilk evvel aralarında kurucu aza Anton Drexler ’in de olduğu dargın kurul abonelerini bastırdı. Bunun üzerine kurul geri çekildi ve Hitler ’in istekleri parti içinde oya sunuldu ve Hitler 1 ’e karşı 543 rey aldı. 29 Temmuz 1921 ’de Partinin lideri Führer duyuru edildi ve ismini Nasyonel Sosyalist Alman Emekçiler Partisi National Socialist German Workers Party – NSDAP olarak değiştirdi.
1924 ’de hükümeti devirmeye çalışan fakat bunda başarılı olamayan ve geri döndüğü sırada intiharı düşünen Hitler tutuklandı. Birahane Vakayı ismi verilen bu eylem sebebiyle suçlandı ve 1 nisan 1924 ’de 5 sene mapus cezasına çarptırıldı. Bu yarıyılda Müzakerem isimli kitabı yazan Hitler, 20 aralık 1924 ’de millet için risk oluşturmadığı mazeretiyle serbest bırakıldı.
Serbest kalmasının ardından Almanya ’daki siyasi etraf uysallaşmış, ekonomi iyiye gitmeye başlamıştı. 1928 ’de 12 milletvekili ile parlamentoya giren Partisi, 1929 Dünya Ekonomik Krizi ’nin ardından 1930 tercihlerinde reylerin %18 ’ini alarak 107 milletvekiliyle parlementoya girdi. 31 Temmuz 1932 ’deki genel tercihte reylerin %37 ’sini alan Nazi Partisi ocak 1933 ’de Katolik Merkez Parti ile bir ortak yönetim hükümeti kurması emeliyle, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg tarafından başbakan olarak atandı. Katolik Merkez Parti ile uyuşma sağlanamayınca Hitler, Milliyetçi Parti ’nin takviyesiyle yeni bir genel tercihe gitmek istedi.
Muhtelif sanayi ve finans kuruluşlarından büyük parasal dayanaklar alarak ve devletin imkânlarını da kullanarak büyük bir tercih kampanyası yürütmesinin yanısıra, 27 şubat 1933 ’de Reichstag ’ta çıkan yangının ardından Cumhurbaşkanı Hinderburg ’a tüzüğün birey hak ve hürlükleriyle alakalı maddelerini ortadan kaldıran bir kararname imza attıran Hitler, kendi partisi ve Milliyetçiler dışındaki tüm partilerin yayınlarını ve tercih çalışmalarını da durdurttu. 5 Mart 1933 günü yapılan tercihin sonunda reylerin %44 ’şanı alan Nazi Partisi, hemen ertesi gün meclisten “Reichstag ’ın tüm yetkilerini dört sene vakit ile kabineye devrettiğini” söyleyen bir yetki kanunu çakarttı.
23 Mart 1933 ’de ise “Ulusta ve Almanya ’daki Kasvetin Kaldırılmasına Dair Kanun” Gesetz zur Behebung der Anekdot von Volk und Reicht ismi altında bir yetki tasarısının kabul edilmesini sağlayarak yürütme ve kanunuma erklerini eline aldı. Öbür partileri meneden Hitler, yaptığı propagandalarla ve ikna kabiliyetini sayesinde bütün Alman ulusunu Nazi bayrağı altında birleştirdi ve kendisini, Almanyanın büyük lideri duyuru etti. Alman ekonomisini kalkındıracağını lafını savaş hazırlığı yaparak yakalayan Hitler, iş sahası oluşturdu ve büyük otobanlar inşa ettirdi.
Tüm milleti Alman ırkının üstün ırk olduğuna inandıran Hitler, ülkedeki Yahudileri ve öbür azınlıkları hedef olarak gösterdi. Bunun üzerine evvel ülke genelinde daha sonra da 2. Dünya Savaşı vaktince işgal edilen tüm topraklarda takribî 5.5 milyon Musevi ve yarım milyon çingene öldürüldü. Hitler, Alman ırkını iyileştirmek ismi altında binlerce zekasal manili insanı da can verdirtti.
Hitler tüm Almanca konuşan insanları bir çatı altında toplamak emeliyle evvel Avusturya’yı, daha sonra Çekoslavakya ve Polonya‘yı işgal etti. Bu işgallerin neticeyi olarak Batı Avrupa ülkelerini ve Rusya’yı karşısına aldı. Savaşın çok geniş bir cephede yapılıyor olmasının yanısıra; tarihçilere göre Almanya ’nın, Napolyon‘un yaptığı yanılgıyı yineleyerek Rusya’ya kış mevsiminde savaş açması ve sonra A.B.D.‘nin de savaşa dahil olması onlara hezimeti getirdi.
1944 ’şöhret sonunda Kızıl Ordu, son Alman eforlarını da Sovyetlerden arındı ve Avrupa ’nın merkezine ilerlemeye başladı. Batı eforları da Almanya ’ya hamle etmekteydi ve Almanya, savaşı askeri açıdan kaybetmiş gidişattaydı. Fakat Hitler, düşman eforlarla hiçbir antlaşmaya yaklaşmadı ve kalan Alman askeri eforu, savaşmaya devam etti ve aynı zamanda kırımı da sürdürdüler.
Nisan 1945 ’de teğmenleri, Sovyet eforlarının Berlin ’e yanaştıklarını kendisine bildirmesine ve Bavyera ’ya ya da Avusturya ’ya uçmasını önermelerine karşın, Berlin ’de kaldı. Buarada SS lideri Heinrich Himmler, kendi başına Almanya ’nın uyuşmaya hazır olduğunu bildirdi ve Hermann Göring ise Bavyera ’dan Hitler ’e, o Berlin ’de sıkışıp kaldığına göre bundan böyle kendisinin Almanya ’nın liderliğini sürdürebileceğine dair bir telgraf gönderdi. Hitler ise her ikisini de partiden attırdı ve onları vatan alçağı duyuru etti.
30 Nisan 1945 ’de Sovyet eforları iyice içerilere girip artık sokak sokak Hükümet Başkanlığı ’na yanaştığında, Hitler bulunduğu başmerkezde Führerbunker kendi kafasına bir mermi sıkarak intihar etti. Aynı zamanda bir ölçü siyanür içtiği anlaşılıyordu. Hitler ’in ve 1 gün evvel evlendiği Eva Broun ’un cesetleri dayanakçıları tarafından bir bomba kraterine konularak benzinle yakıldı ve Hitler ’in isteğiyle köpeği Blondi de zehirlenerek öldürüldü. Ardından da Führerbunker bahçesine gömüldüler.
Rus eforları içeri girip cesetleri bulduğunda ise diş kayıtlarıyla yapılan otopside teşhis edilen Hitler ’in ve Eva Braun ’un cesetleri, bir çeşit türbe haline gelmelerini önlemek için bir vakit gezdirildikten sonra, saklı Sovyet departmanı SMERSH tarafından Magdebug ’daki yeni başmerkezlerinde gömüldü. 1970 ’de kuruluşun Doğu Almanya ’ya devri sırasında ise kalanlar kabirden çıkarılarak tamamen yakıldı ve külleri Elbe Nehri ’ne döküldü.
Hitler ’in vefatın ardından imhaya devam etmeleri için emirler bırakmış ve vasiyetnamesinde öbür Nazi liderlerini görmezden gelerek Grand Admiral Karl Dönitz ’i Almanya Başkanı, Goebbels ’i de Başbakan olarak göstermişti. Buna karşın Goebbels ve eşi Magda 1 Mayıs 1945 ’de intihar etti.
Almanya ’nın 2. Dünya Savaşı ’ndan yenik çıkmasıyla ve 12 sene süren Hitler iktidarının ardından Hitler, Nazi Partisi ve Nazizmin neticeleri tüm dünyada makûs kabul edildi.