Tarihi yapılarıyla dikkat çeken, Türkiye‘nin en güzide şehirlerinden biri olan Bartın bu yıl da vatandaşların ilgisinde… Peki Bartın’da nereler gezilmeli? İşte Bartın’da gezilecek yerler!
1. AMASRA KALESİ – BARTIN
Bizans dönemine ait olan Amasra Kalesi, özelikle Ceneviz döneminde değişikliklere uğramış ve 14–15 yüzyıllarda Ceneviz ve Osmanlı dönemlerinde de ciddi onarımlar görmüştür. Kale, iki ana kütleden oluşmaktadır. Birisi, o zaman ada olan ve “Kemere” denilen bir köprüyle Amasra’ya bağlanan Boztepe’deki Sormagir Kalesi, diğeri Amasra’daki Zindan Kalesi’dir. Kuzeydoğu ucunda Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman (Antik) Kapısı ve güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır. Sormagir Kalesine, Kemere Köprü’ye bitişik “Karanlık yer” denilen tonozlu ana kapıdan girildikten sonra Antikliman ve Hacıdenizi yönlerinde iki tali kapıdan çıkılır. Amasra Kalesi’nin kuzeydoğu-güneydoğu arasındaki doğu surlarının uzunluğu 65 m, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu 300 m ve Kemere Köprü’den itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 m kadardır. Sormagir Kalesi’nin Kuzey ve kuzeybatısı denize çok dik bir yar halinde indiğinden buraya sur yapılmamıştır. Doğu, kuzeydoğu ve batısını çevreleyen surlardan çoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 m’lik bir kısmı ayaktadır. Amasra Kaleleri, yer yer kule boşlukları, iç taksimatlar, belirli yerlere yerleştirilen Cenova armaları, eros, medusa, kartal, öküzbaşı gibi figürlerin yer aldığı taşlarla günümüzde bile bir orta çağ havası vermektedir.
2. AMASRA MÜZESİ – BARTIN
Antik bir yerleşim merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski eserlerin ortaya çıkması, burada müze kurulması fikrini oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve etnografik eserler önce Belediye binasında, 1982 yılından itibaren de bugünkü Müze binasında sergilenmeye başlamıştır. Amasra Müzesi binası da tescilli tarihi bir yapıdır. 1884 yılında Denizcilik Okulu olarak yapımına başlanan ancak bitirilemeyen bina, Kültür Bakanlığı’nca 1976 yılında satın alınarak restore edilmiş ve 1982 yılında Müze olarak hizmete açılmıştır. Amasra Müzesi, dört teşhir salonundan oluşmaktadır. 1 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pişmiş toprak ve cam koku şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, amphorolar ve testiler, bronz heykelcikler, bilezikler, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar ile Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait altın ve bronz sikkeler, 2 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Hellenistik, Roma, Bizans ve Ceneviz dönemlerine ait mermer eserler, heykeller, heykel başları, mezar stelleri, kabartmalı çeşitli parçalar sergilenmektedir. 1 Nolu Etnografik Eserler Salonunda; Osmanlı dönemine ait bakır mutfak kapları, yazım takımları, silahlar, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler ve yüzükler ile Amasra yöresine özgü ağaç çekicilik sanatını yansıtan kaplar yer almaktadır. 2 Nolu Etnografik Eserler Salonunda; Osmanlı dönemine ait, yörenin giyim-kuşam zevkini yansıtan giysiler, gümüş süs eşyaları, yatak ve yastık örtüleri, halılar, keseler, eski duvar saatleri ile Kuranı Kerim’ler sergilenmektedir. Ayrıca; Müzenin koridorunda 1852 tarihli, Saray Matbaasında basılmış bir Akdeniz haritası, müzenin bahçesinde de Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserler bulunmaktadır.
3. FATİH CAMİ – BARTIN
Amasra’nın 1460 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi sırasında camiye çevrilen yapı, 9. yüzyılda Amasra Kalesi içerisinde yapılmış eski bir Bizans Kilisesidir. Dönemin tüm yapı özelliklerini taşıyan yapının Narthex (İlk Cemaat) bölümü ile Ambon (Apsis) çıkıntısı sonradan mekana katılmıştır. 1887 yılında mekanı örten ve yıkılma tehlikesi gösteren beşik tonoz çatı kaldırılmış, yerine ahşap tavan ve çatı yapılarak büyük bir onarımdan geçirilmiştir.
Fatih Camii’nde her Cuma ve Bayram namazlarında hutbenin kılıç çekilerek okunması geleneği yaşatılmaya devam ediyor.
4. ULUKAYA ŞELALESİ – BARTIN
Bartın Ulus – Pınarbaşı yolunun 17.kmsinde yer alan Ulukaya Şelalesi Drahna Kanyonunun yakınlarında, Ulukaya Köyünde bir kaya oyuğu içinden çıkan su tarafından oluşturulur. Yaklaşık 15 metrelik yükseklikten akan şelale aynı zamanda Küre Dağları Milli Parkının başlangıç noktasıdır