Nabi Biyografisi
Dîvân edebiyatı şairi, Nâbî, bilgin bir şairdir. Türkçe divanının yanısıra Farsça bir divançesi var.
Nabi, 1641 senesinde Urfa ’da doğmuştur. Bütün ismi Yusuf Nâbi ’dir. babası Seyyid Mahmud oğlu Mustafa ’dır. İyi bir eğitim aldıktan sonra padişah IV. Mehmet zamanında, 24 yaşındayken istanbul’a giderek eğitimine burada devam etmiştir. Nâbî İstanbul ’a varır varmaz hemen ehemmiyetli paşalara şiirler yazmış, takviye arzlarında bulunmuştur. İstanbul ’da Musahib Mustafa Paşa ’ya intisap ederek kısa zamanda ona dîvan kâtibi oldu, sonra kethüdası oldu.
Padişahın av gezintilerine paşanın maiyetinde katılan şair Nabi, 1671ye bulunarak Kamaniçe ’ nin fethi üzerine Fetih-name-i Kamaniçe ’yi kaleme almıştır.
1675 senesinde Edirne ’de tertiplenen muhteşem sünnet düğününde bulunarak Sûr-nâle ’sini yazdı. 1678 senesinde hacca gitti. Dönüşünde sunduğu “Tuhfet-ül Haremeyn” isimli eseriyle padişahtan samur kürk hediyeyi aldı.
Bağlı olduğu paşası 1685 ’te kaptanıderyalıkla Mora ’ya ceddilmesi sırasında onunla birlikte giden Nâbî, bu çok bağlı bulunduğu paşanın ani ölümü üzerine istanbul ’dan bölerek Halep ’e gitmiş ve oraya yerleşmiştir. Burada evlenip aile kurarak devletin destekleriyle rahat bir yaşam sürer. Şair bu yarıyıldan sonra çok az şiir yazmıştır.
Halep ’teyken 1694 senesinde doğan oğlu Ebulhayr için 1701 senesinde Hayriyye isimli eserini yazmıştır. Bu arada İstanbul ’la ilişkisini yolladığı şiir ve mektuplarıyla aralıksız canlı yakalamıştır. Eserlerinin çoğunu Halep’te geçirdiği bu senelerde kaleme almıştır. Buradayken devletin yüksek makamlarındaki arkadaşlarının eksilmesi Nâbî ’ye kasvetler yaşatır. Mrdiği ev elinden alınır. Fakat daha sonra Baltacı Mehmed Paşa‘nın dayanağıyla ücretini ve evini geri alır. Ayrıca yeniden Baltacı sayesinde 20 sene uzak kaldığı İstanbul ’a geri döner.
Baltacı Mehmed Paşa zamanında ikinci kez İstanbul ’a kazanç; evvel darphane belliliğine ve ardından baş mukabelecilik ve mukabele-i süvarî mansıplarına getirilir. İstanbul ’a geldiği seneler yaşı hayli ilerlemiş bulunan şair, nihayet iki sene kadar sonra 14 Nisan 1712′de ölüm ederek Üsküdar Karacaahmet Kabirliği‘na defnedilmiştir.
Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bilir. Çağının, bozulmuş devlet ananesini, kaybolan ahlâkî bedelleri düzenlemek için şiirler yazmıştır. Sözgelimi, oğluna seslendiği Hayriye-i Nâbî eğitim kıymeti yüksek bir eserdir. Oğluna öğüt olarak yazdığı bu eseri, hakikatinde bütün gençlere yol gösterici bir yapı talep etmekte ve bu emelle yazıldığı anlaşılmaktadır.
Nâbî, öğüt verici, eğitici, öğretici didaktik bir şairdir. Şiirleri, duygudan çok düşünceye yakındır. Türkçe, Arapça, Farsça divanları vardır. Manzum bir hikâye olan Hayrabâtı ve oğluna yazdığı Hayriye-i Nâbî ve mektuplarını toplayan Münşeat, şairin değişik eserleridir.
Hayr-âbâd isimli mesnevisi ise, Ferîdüddîn-i Attâr ’dan kısmen çeviri olup, sonu hic-ran ve yeisle biten mesnevîlerin aksine vuslatla biten bir eserdir.
Nabi, 14 Nisan 1712 tarihinde 71 yaşındayken İstanbul ’da can vermiştir.
Nâbî ’nin 6 sı manzum şiir, 4′ü mensur nesir, düz yazı olmak üzere toplam 10 eseri vardır.
Manzum Eserleri:
– Hayri-name oğlu Hayri ’ye yazdığı öğütler kapsayan eser
– Çeviri-i Hadis-i Erbain hadis çevirisi
– Hayrabat bir öykü
– Sûr-name şehzade Mustafa ve Ahmed ’in sünnetleri vesilesiyle yazılmış, onların sünnet merasimini anlatır
– Farsça Divan
– Türkçe Divan
Mensur Eserleri:
– Fetih-name-i Kamaniçe Kamaniçe ’nin fethini anlatır
– Tuhfet ’ülHarameyn Hac yolculuğunu anlatır
– Zeyl-i Siyer-i Vçin yazmıştır siyer: Hz. Muhammed ’in yaşamını anlatan eser
– Münşeat Nâbî ’nin mektuplarından oluşur