Namık Kemal Biyografisi
“İntibah” isimli romanı ve “Vatan Yahut Silistre” isimli tiyatro oyunu ile tanınmış Türk Milliyetçiliğinin liderlerinden ünlü yazar ve şair.
Doğru ismi Mehmet Kemal olan yazar 21 Aralık 1840‘da Tekirdağ‘da doğdu. Babası II. Abdülhamit yarıyılında müneccimbaşılık yapmış Yenişehirli Mustafa Asım Bey‘di. Ufak yaşta annesi Fatma Zehra Hanım‘ı kaybetmesi üzerine dedesi Ratib bin Osman‘nın yanında büyüdü. Dedesinin kaymakam ve vali olmasından dolayı Anadolu’nun ve Rumeli’nin muhtelif şehir ve kasabalarını gezdi ve özel eğitim ile Arapça ve Farsça dersleri aldı. Dedesiyle 12 yaşında Kars’a, bir sene sonra da Sofya’ya giden Namık Kemal, 18 yaşına gelince İstanbul’a yerleşti. İlk şiirleri de bu yarıyılda yazmaya başladı.
1858 senesinde İstanbul’a gelmesiyle Tasavvufa merak saldı. Divan Edebiyatı ananesini devam ettiren şiirler yazdı. Yakınlık kurduğu Leskofçalı Galib Bey ile Divan Edebiyatı ile alakalı sohbetlere katıldı. Edebiyat dilinde Galib Bey’den etkilenen Namık Kemal, Divan stili şiirlerinin oluşmasında tesirli oldu. 1861 senesinde Galib Bey’in başkanlığında kurulan “Encümen-i Şuara“da yer aldı. Ardından 1862 senesinde Çeviri Odası’na Katip olarak girmesiyle batı tesirindeki bireylerle tanıştı.
Çeviri Odası’nda 4 sene çalıştığı sürece yarıyılın ehemmiyetli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma fırsatı buldu. 1865 senesinde kurulan daha sonra “Genç Osmanlılar” ismini alan İttifak-ı Hamiyet adlı derneğe aza oldu. Bu saklı derneğin basın kolu olan Tesvir-i Dert isimli gazetede Yeni Osmanlılar lehine yazılar yazdı. Agah Efendi ile Çevirmen-ı Ahval gazetesinin kurucularından olan İbrahim Şinasi, Sultan Abdülaziz‘e tertip edilen suikast teşebbüsünün tertip edicileri arasında olmasından dolayı 1865 senesinde gazeteyi Namık Kemal’e bırakarak Paris’e kaçtı. Bu olay Namık Kemal’in gazeteciliğin yanında siyasete de girmesine neden oldu.
Gazetenin hükümet aleyhine yazdığı yazılar sebebiyle 1867 senesinde kapatılmasıyla İstanbul’dan uzaklaşması için Erzurum’a vali yardımcıyı olarak atandı. Yeni misyon yerine gitmeyi yalanlaması üzerine Mustafa Fazıl Paşa‘nın dayanağıyla Ziya Paşa ile birlikte Paris’e kaçtı. Aynı yarıyıl Ali Suavi ve Ziya Paşa’nın da bulunduğu Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin kurucuları arasına girdi. Paris’te Osmanlı hükümeti’ne karşı yürüttükleri propagandalar ile Millet Meclisi’nin kurulmasını ve Meşrutiyet idaresini getirilmesine hedefliyorlardı.
Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin fikirlerin yaymak emeliyle çıkardığı “Muhbir” gazetesinde çalıştı. Ali Suavi ile görüşlerinin ayrılması üzerine kısa bir zaman sonra Mustafa Fazıl Paşa’nın dayanağıyla Londra’ya geçerek Ziya Paşa ile birlikte 1868 senesinde “Hürriyet” adlı gazeteyi çıkardı. Bu gazetedeki yazılarında da politik muhalefete devam etti.
Avrupa’da yeterince destek görmemesi üzerine Veziriazam Ali Paşa ile birlikte 1870 senesinde İstanbul’a döndü ve Mutasarrıf olarak Gelibolu’ya gönderildi. Kısa zamanda azledilmesiyle İstanbul’a dönerek “İbret” adlı gazetenin başına geçti. Yazıları suratından gazete kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Güllü Agop’un Gedikpaşa’daki tiyatrosunda 1 Nisan 1873‘te ünlü oyunu “Vatan Yahut Silistre” oynandı. Daha oyunun ilk gecesinden politik içeriği suratından tepkileri üzerine çekti.
Oyunun tepkileri üzerine Kıbrıs’ta Magosa’ya sürüldü. Otuz sekiz ay süren yarıyıl, onun çalışmalarının en faydalı zamanı oldu. Çıktığında 5 oyun ve ilk romanı “İntibah” hazırdı.
1876 senesinde V. Murat‘ın tahta çıkması ile serbest kalarak İstanbul’a döndü. İstanbul’a dönüşünden sonra ulus tarafından destek görmeye başladı ve bu vaziyet karşısında tahta geçen II. Abdülhamit, Namık Kemal’i evvel Şura-yı Devlet azası sonra da Kanun-i Esasi‘nin hazırlanmasında oluşturulan komiteye soydu.
1877 senesinde Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması üzerine II. Abdülhamit, Meclis-i Mebusanı kapattı. Birçok mebus ile birlikte hapsedilerek Midilli Adası’na sürgüne gönderildi. 1879 senesinde Midilli Mutasarrıfı oldu. 1884 senesinde Rodos Mutasarrıflığı, 1887‘de ise aynı vazifeyle Sakız Adası’na gönderildi. 2 Aralık 1888‘de Sakız Adası’nda hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine Bolayır’a defnedildi.
Osmanlı Devleti’nin son yarıyıllarında yaşayanefesini uygun buluyordu. Şinasi, Ziya Paşa gibi yazarlarla beraber bu görüşün korunucusu oldu. Fransızca bilmesi ve yarıyılın ehemmiyetli gazetecilerinden Şinasi ile tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Fransız İhtilali’nden sonra ortaya çıkan düşünce akımlarından etkilenerek, edebiyat, siyaset ve sosyal alandaki yeni fikirlerin Türk Kültürüne girmesini sağladı. Gazeteci ve siyasetçi şahsiyeti ile öne çıkan Namık Kemal, devrimci yapısıyla kendinden sonra gelen yazarlara ve düşünürlere yok açmıştır. Edebiyatını propaganda vasıtayı olarak kullanmıştır.
Edebiyat stili olarak Fransız Edebiyatı’nın tesirinde kalırken, edebiyat dili olarak Divan Edebiyatı’ndan uzaklaşmamıştır. “Sanat ulus içindir” görüşünü korunan Namık Kemal, şiirin yanı gizeme biyografi, tiyatro, roman, tarih ve yazı cinsinde yapıtlar vermiştir.
YAPITLARI :
Reyin
Vatan Yahut Silistre 1873
Perişan Çocuk 1873
Akif Bey 1874
Celaleddin Harzemşah 1885
Kara Bela 1908
Gülnihal
Roman
İntibah 1876, yeni harflerle 1944
Cezmi 1880, yeni harflerle 1963
Tenkit
Tahrib-i Harabat 1885
Takip 1885
Renan Müdafaanamesi 1908
Namık Kemal’in Mektupları 1972