Anasayfa » Genel » Odilon Redon

Odilon Redon

Odilon Redon Biyografisi

Fransız sembolist ressam

Doğum ismi Bertrand-Jean Redon olan ve Odilon olarak tanınan Redon, 20 Nisan 1840 senesinde Bordeaux‘da doğdu. Bertrand ve Marie Redon çiftinin ikinci oğluydu. On bir yaşına kadar amcasının Peyrelebade‘deki çiftliğinde kalan Odilon, burada geçirdiği senelerin ilerde de tesirinde kalacaktı. Peyrelebade, ressamın en muhteşem yapıtlarının kaynağı oldu. Kırsal hayatın renkleri ve ışığı fotoğraflarına yansıdı. Ayrıca çocukken bu çayırlarda gördüğü gündüz düşleri, fotoğraflarındaki inanılmaz dünyanın kapılarını açtı.

1851 senesinde Bordeaux’ya ailesinin yanına dönen Odilon, sanat eğitimi veren bir mektepten burs kazanarak, minik yaşta yeteneğini ispatladı. İlk ustası Stanislas Gorin, onu Delacroix‘nun yapıtlarını kopya ettirerek eğitti. Ancak babasının baskısıyla on beş yaşına geldiğinde mimarlık eğitimi almaya başladı. Ama mimarlık derslerinde başarılı olamadı ve Doğru isteği resime geri ğı dostu botanik bilimci Armand Clavaud, onu bilim ve edebiyatla tanıştırdı. Darwin‘in evrim tezi ve Pasteur‘un mikropların üzerine yaptığı araştırmalarından çok etkilendi. Ayrıca Hint mitolojisine de ilgi duymaya başlayan Odilon, bir çok eserinde mitolojiye ait inanılmaz kişiliklerden esinlendi.

1861 senesinde dostu Berdoly’nin yanına İspanya‘ya gitti. Btümörde de fotoğraf yapmaya devam eden ressam 1862 senesinde ilk tanınan eseri ”Roland à Roncevaux” yu yarattı.

1863 senesinde Bordeaux’ya döndüğünde oldukça tesirinde kalacağı ustası Rodolphe Bresdin ile tanıştı. Bresdin, genç ressamın mistizme ve uçsuz bucaksız bir hayal eforuna direnen geniş bir vizyona kavuşmasını sağladı.

1864‘te Paris’e giderek Beaux Sanat Okulu’nda verilen seminerlere katıldı.

1865 senesinde on bir parçadan oluşan “eaux-fortes” serisini yaratmaya başladı. Ustası Bresdin’in tesirinde ve onun önerdiği teknikte yaptığı fotoğrafları 1866 senesinde bitirdi. O yıllarda tesirinde kaldığı Delacroix ve Dauzat’dan esinlendiği bu seride romantik ve oryantalist yaklaşımlar göze çarpmaktadır. 1866 senesinde namı dağılmaya başlayan ressamın marifeti büyük methiye almaya başladı.

1868 senesinde La Gironde gazetesinde yayınlanan yazısında, sürrealistçi ressamların, İran Pavyonu sergisine kutuplaşmasına tenkit etti. 1870 senesinde ”Roland à Roncevaux” sergilendi ve büyük methiye topladı.

Ancak ressamın 1870 senesinde Prusya Savaşı‘nın patlak vermesiyle sanat hayatı bir zamanlığına kesintiye uğrayacaktı. Savaş bittikten sonra litografi çalışmak üzere Paris‘e gitti. Bir müddet sonra çocukluğunun geçtiği çiftliğe Peyrelebade’ye dönen Redon, burada ” Pégase “ ve “the Fallen angel” adlı yapıtlarını yarattı. 1870 senesinden sonra fotoğraflarındaki üslubu da bir metamorfoz sürecine giren ressam, mistizmden çok inanılmaz sahnelere yöneldi rlık verdi.

1874‘te babası can verdi. 1975 senesinde İngiltere‘ye giden ressam 1875 ve 1880 seneleri arasında, ”Siyahlar” ismini verdiği periyodunda, cezaevi mahkumlarını ve kabusları mevzu alan karanlık birçok fotoğraf yaptı.

1878 senesinde Belçika ve Hollanda‘ya ilk seyahatini yapan ressam, Flaman fotoğrafını ve Rahmbrandt‘ı keşfetti. İlk litografi sergisini, ”Düşte” ismiyle 1879 senesinde açtı. Litografilerinde, Hint mitolojisinden esinlendiği sahneler ve yaratılışı denetleyişi göze çarpar.

1880 senesinin Mayıs ayında Camille Falte isminde asilzade bir ailenin kızıyla evlendi. Balayılarını geçirdikleri İngiltere’de ilk pastel çalışmasını yaptı. Burada başka Belçikalı sembolist ressamlarla tanıştı. ”Origins” isimli sekiz parçadan oluşan litografi serisini de yeniden İngiltere’de kaldığı müddet içinde oluşturdu. İnsanın yaratılışını mevzu alan seri Salon sergisinde sergilendi.

1884 senesinde bağımsız sanatçılarla birlikte sergi açtı. Bu arada abisi Leo ve kızkardeşi Marie’yi ard arda kaybetti. Ardından 1885 senesinde ustası Bresdin’in de vefatını görmek zorunda kaldı. Neyse ki doğa kaybettiklerinin yerine yenisini verdi ve 11 Mayıs 1886 senesinde ilk oğlu Jean doğdu. Ancak Kasım’da onu da toprağa veren ressam için bu acılı tecrübelerinin neticesinde melankolik bir yarıyıl başladı.

1891 senesinde ”Düşler” sergilendi bu arada Gauguin ile yakın ilişki kurdu ve izlenimcilerin sergilerine davet edildi. 1892 senesinde Voltaire gazetesinde Roger Marx‘ın Odilon Redon’un sembolizmi üzerine bir yazısı yayınlandı. 1894 Nisan’ında Durand-Ruel sanatçının yapıtlarından oluşan bir retrospektif sergi tertip etti.

1899 senesinde Parisli avantgard sanatçıların oluşturduğu Nabis grubuyla birlikte bir sergiye katıldı.

1903‘te Lejyon Onur Ödülü‘ne layık görüldü. Popülerliği giderek artan sanatçının litografileri bir fihrist altında toplandı ve André Mellerio tarafından bhakikatti. 1913 senesinde New York Armory Show‘a en çok eseri sergilenen sanatçı oldu.

Arkasında birçok yağlıboya ve pastel tablo ayrıca litografi bırakan sanatçı 6 Temmuz 1916 senesinde Paris’te yaşama gözlerini kapadı.

Redon’un yapıtları sadece kendi iç dünyasını yansıtmakla kalmaz. Fotoğrafları ayrıca insanlığın ortak mukadderatını, varoluşunu, duygu ve psikolojisini sorgular. Nesneleri, görünümlerinin arkasında lafın beceriksiz kaldığı bir dil kurar.

İçeriği Oyla

Yorum yapın