Afyonkarahisar, tarihi yerleriyle ve yöresel lezzetleriyle olduğu kadar Kurtuluş Savaşı’ndaki önemli yeriyle de andırılması gereken bir kenttir. Türk ordusunun Yunan askerlerini hezimete uğrattığı Başkumandanlık Alan Muhaberesi’nin yaşandığı Afyonkarahisar, Hititler’den bu yana tarih sahnesinde yer almış önemli şehirlerden biridir.
Tarihi dokusu ve yöresel lezzetleriyle de dikkatleri üzerine sürükleyen Afyonkarahisar’da gezebileceğiniz bir çok mekan ve tadabileceğiniz birçok yöresel lezzet bulunuyor.
Afyonkarahisar’ın gezilmeye dokunacak adreslerine bir göz atalım.
AFYON KALESİ
Afyonkarahisar’da bulunan Afyon Kalesi, MÖ 1350 senelerinde Hitit imparatoru II. Murşil zamanında Arzava seferinde mustahkem mevki olarak kullanılmış olan bu kale evvel Hapanuva; Roma ve Bizans dönemlerinde Akroenos ismiyle, Selçuklu Hanedanı’ndan itibaren ise Karahisar ismi ile anılmıştır.
Tarihi dokusu korunamamış olsa da hala eski harabeler mevcuttur.
Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat’ın hazineleri bu kalede saklandığından, kale Hisar-ı Devlet olarak da adlandırıldı. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali döneminde kalenin ismi Karahisar-ı Sahip oldu. 1573’te burayı tamir ettiren II. Selim ise yörede yetiştirilen afyondan dolayı kaleye Afyonkarahisar ismini vermiştir.
AFYONKARAHİSAR KÜLTÜR VE SANAT KONUTU
Kültür ve sanatın ehemmiyet taşıdığı Afyonkarahisar, gelin odası, keçe ve lokum üretim odaları ile eski mutfak canlandırma odaları ve günlük hayata dair mekanların birarada odluğu Kültür ve Sanat Konutinde, kültürel değerlerimize ait objeler silikon heykellerle canlandırılıyor. Kültür ve Sanat Konuti bölgenin turizm potansiyelini de büyük katkı sağlayacak.
ARKEOLOJİ MÜZESİ
Afyonkarahisar’da gezilmeye değer bulunan adreslerden biri de Arkeoloji müzesidir. Müzede, Taş-Maden kalkolitik çağından Bizans çağına kadar Afyonkarahisar ve çevresinden bulunmuş olan arkeolojik yapıtlar, kronolojik bir gizeme temel alınarak sergilenmektedir. Onarım ve teşhir yenileme çalışmaları nedeniyle bir zaman kapatılan müzenin onarım sonrasında arkeoloji kısmı salonları ziyarete açılmıştır. Bu salonlarda Tunç, Hitit, Frig, Lidya, Roma ve Bizans dönemlerine ait oldukça zengin yapıtlar sergilenmektedir. Bu yarıyıllara ait pişmiş toprak, taş mermer, kemik, sırça, metal kap kacak, heykel ve sikke gibi taşıt ve gereçler, yöre insanın, MÖ.3000 ’li senelerden günümüze kadar yaşayışı, inancı, üretimi, ticareti hakkında bize oldukça önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca günümüzdeki ehemmiyeti nedeniyle sanayi haline gelmiş mermer ticareti ve sanatı ile ilgili bilgi veren mermer heykeller, lahitler, kabir taşları ve mimari parçalar, müzenin ehemmiyetini artırmaktadır.
