Anasayfa » Genel » Balzac

Balzac

Balzac Biyografisi

Fransız roman ve reyin yazarı. 19.yüzyıl Avrupa edebiyatında “realizm“in yaratıcısı ve banal roman tekniğinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Oldukça üretken bir yazar olan Balzac, yaşamı boyunca suratın üzerinde roman, kısa öykü ve reyin kaleme almış; tüm eserleri, Dante‘nin “The Divine Comedy“sinden esinlenilerek, “La Comedie Humanineİnsanlık Komedisi adı altında dünyaca ünlü bir kitapta bir araya gelmiştir. Ufak ve orta dereceli Fransız burjuvazisini ve cemiyet ananelerini ince bir ironiyle hicvettiği birçok eseri “dünya olağanları” arasına girmiş; bir roman üstadı olarak, dünya edebiyatına damgasını vurmuştur. Böylesine büyük edebi marifetine ve üretkenliğine karşın, yaşamı boyunca borç içinde yaşamış; can verdikten sonra şöhrete kavuşmuştur.
Honore de Balzac, 20 Mayıs 1799 tarihinde, Fransa‘nın Tours şehrinde, memur bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Orta sınıf bir burjuvazi ailesinden gelen babası Bernard François Balssa, 1797 senesinde, Parisli seçkin bir aileye üye ve kendisinden 31 yaş ufak olan Anne Charlotte Laure Sallambier ile hayatını birleştirdi. Eyalet savcısı olarak imparatorluk bünyesinde görev yapar; aynı zamanda, Paris’teki Kral Konseyi’nin sekreterliğini yürütüyordu. Fransız İhtilali boyunca, liberal düşünceler taşıyan Bernard François, Komün birliği içinde yer almasına karşın, 1795 senesinde, kralcı protestoculara destek ettiği bahanesiyle Tours’a sevk edildi. Rabelais‘teki evinde düşüp sakatlanınca, şehir hastanesinde uzun süreladı. Aile, bu sağlık problemlerinin daha iyi şartlarda halledilebilmesi için, 1814‘de Paris’e geri döndü.

Balzac dört yaşına kadar, Saint Cyr ismindeki bir köyde bulunan bir yetimhanede büyüdü. O yarıyılın Fransa’sında pek de sık tesadüfülmeyen bir vaziyetti bu. Dört yaşında ailesinin himayesine geri verildi ve ilköğrenimine başladı. Babasının eğitim mevzusundaki titizliği sebebiyle, oldukça ekipmanlı bir öğrenim hayatı geçirdi. İlk olarak College de Vendome’a gitti. Honore de Charlemagne lisesinin ardından Sorbonne Üniversitesi‘nde hukuk okudu. Bu işi, yalnızca babasının isteği üzerine seçen Balzac, mezun olduktan sonra bir vakit, hukuk bürolarında staj yaptı.

Doğru merakı, edebiyat ve yazarlık olan Balzac, başkentte bulunduğu vakit içerisinde sanat ve edebiyatla tanışmış; bu alandaki kabiliyetinin farkına varma fırsatını tutmuştu. Nitekim, 1819 senesinde ailesi, finansal meseleler sebebiyle ufak bir kasaba olan Villeparisis‘ye taşınma kararı aldığında, yazar olmak isteğini ilk kez sarihçe dile getirdi. Elbette ailesiyle, geleceği mevzusunda fikir ayrılığına düşmesinin tek sebebi, iş tercihi değildi. Balzac, ihtilal yarıyılı Fransa’sında esen Saint-Simon Akımı‘nın tesirine kapılmıştı ve siyasi görüşü de buna bağlı olarak sol ideolojilere eğilimliydi. Bu gidişat yazarın, koyu bir liberal olan babasıyla ters düşmesine ve ailesinden gitgide uzaklaşmasına yol açtı. Böylece sefalet ve yalnızlıkla geçecek bir hayata merhaba diyerek ailesinden parçalayıp hayallerinin peşine düşen Balzac, Paris’e geri döndü ve Arsenal Kütüphanesi yakınlarında, pejmürde bir oda kiraladı. Birkaç sene sonra, E.T.A. Hoffmann‘dan esinlenerek kaleme alacağı, “La Peau De Chargin1831 isimli kitabında, bu odayı ve orada geçirdiği günleri, inanılmaz bir hikaye halinde anlatacaktı.

Yazarın ilk çalışması, 1820 senesinde kaleme aldığı “Cromwell” isimli dramatik bir tiyatro oyunuydu ve kendi ailevi sorunlaaşıyordu. Zira ileri görüşlü ve ihtilalci bir baba ile, kocasından 19 yaş ufak ve içine kapanık bir annenin mutsuz konutluluğu, yazarın kötümser bir aile civarında yetişmesine neden olmuştu. Bu eserin başarısızlığının ardından Balzac roman cinsine yönelerek, 1822‘ye kadar, değişik takma adlarla, romantizme karşı hicivsel bir tutum kapsayan birkaç eser kaleme almış olsa da, edebiyat etraflarına kendini bir yazar olarak kabul ettirebilme fırsatını tutamadı. Bu fukara yaşamına üzülen ailesinin, özellikle de babasının baskılarına karşın, edebi kariyerini sürdürme maksadında olan Balzac, ancak yazarak şahsi bir başarıya ulaşabileceğini düşünüyordu. Bunun yanı gizeme, minimum lüzumlarını da karşılamak zorunda olduğu için, bir yandan da ticarete soyundu ve bir yayımevi açtı. Çok fazla iş alamayan bir de matbaa satın aldıysa da, bu ticari faaliyetlerinde başarı sağlayamadı ve ağır bir borç yükü altına girdi. Malesef, yazarlıkta gösterdiği beceriyi iş yaşamında sergileyemeyerek hayatı boyunca bu cins borçlarla uğraşmak zorunda kaldı.

1825 senesinde, makûs giden konutluluğunun ardından terk edilen ve bunalıma giren kızkardeşi Laurance’i kaybeden Balzac, her ne kadar aşka olan inancını tamamen yitirse de, ona hayatın anlamını yine geri kazandıracak şahıs olan Madame Laure de Benry‘le tanıştı ve ona aşık oldu. Kötümserliği, içe kapanıklığı ve cemiyet yaşamına karşı tepkisel duruşuyla a-sosyal bir şahıs haline gelmiş olan yazarın yaşamında, bir kadının üstlenebileceği ne kadar anlam varsa hepsinin yerini yakalayacak olan bu kadın, Balzac’ın manevi açlığını doyurmasının yanı gizeme, parasal anlamda da tek sponsoru haline geldi. Onu cemiyetle barıştırmaya çalıştı. Kendisinden yaşça çok büyük olan kontes, “Vadideki Zambak“taki Madame de Mortsauf ve “Sönmüş Hayaller“deki Madame de Bargeton gibi pekçok kadın kahramanın esin kaynağı olacaktı. Ancak özel hayatı ile başarısız ticari tecrübeleri arasında bir denge kuramayan yazar için kiş duygularını ileride kaleme alacağı romanlarındaki şahsiyetlere yansıtacaktı.

Artık 29 yaşına gelmiş olan Balzac, kariyeriyle alakalı çalışmalarında halen bir ilerleme kaydememişti. Bu yarıyılda, kendisini konuk etmek isteyen General de Pommereul‘un davetine icap etti ve yeni romanı için araştırma yapmak emeliyle, generalin Brittany‘de bulunan Fougeres‘deki evinde, kısa bir vakit kaldı. 1829 senesinde, Sir Walter Scott‘un yaşam stiliyle alakalı tarihsel bir çalışma olan “La Dernier Chouan“ı Köylü Başkaldırıyı ya da Şuanlar olarak bilinir yayımladı sonradan “Les Chouans” olarak anılmaya başlandı. İlk kez kendi adını kullanan Balzac, bu kitapla birlikte yavaş yavaş edebi etraflarının dikkatini sürüklemeye başladı. 1830 ile 1832 seneleri arasında, altı adet kısa öykü kaleme aldı ve bunları “Scenes De La Vie PriveeÖzel Yaşamdan Sahneler isimli bir kitap altında biraraya getirdi. Evlilik müessesesini denetlediği ve bilhassa bayan okurların dikkatini sürükleyen bu çalışma, ilk olarak La Presse‘de yayımlandı. Ardından, Le Voleur isimli gazetede, “Paris Mektupları” ismini verdiği köşesinde, politik temalı fıkralar kaleme almaya başladı ve böylece yarıyılın popüler işlerinden sayılan gazeteciliğe de adım atmış oldu.

Gizem öğeleri kapsayan yazılarla ilgilenen Madam Balzac’ın, oldukça ağır bir hastalığa tutulmasından sonra, bu gizem merakı, Balzac’ı da tesiri altına aldı. Jacob Boehme ve Swedenborg‘ün çalışmalarını analize başlayan ünlü yazar, Sorbonne’da, Anton Mesmer‘in “hayvan manyetizması” derslerini de takip etti. Bu yarıyıl tüm bu yaşadığı hadiselerin, bildiği ve okuduğu derslerin tesirleri “La Peau De Chargin” isimli eserinde sarihçe sezilmekteydi; zira kitabın baş kahramanı, başarıya erişmek için büyülü eforlar kullanıyordu. Felsefi öğeler de kapsayan roman, yazarına aşina olmadığı parasal bir hasılat getirdi ve Balzac, o zaman için hatırı sayılır bir meblağ olan 5000 Franklık kazanç elde etti. 30’lu yaşlarını süren Balzac’ın kariyer grafiği artık çıkışa geçmişti. Edebi etraflarca tanınır hale gelmiş ve entellektüel etraflarda brey gösterir olmuştu. Elde ettiği bu başarıyı ve çok hoşlandığı bohem hayatının avantajlarını kaybetmek istemeyen yazar, mucizevi bir çabayla kendini yazmaya adadı. Bedeninin kaldırabileceğinin çok üstünde bir performans sergiledi ve 1832 yazında usunu kaybetmenin eşiğine geldi. Bu yarıyılda kaleme aldığı, “Louis Lambert” isimli otobiyografi kalitesindeki romanında, sözkonusu bunalımın tesirleri sezilmekteydi.

1833‘de Balzac, yazdığı tüm romanları biraraya getirmeye karar verdi. Böylece, birbirinin bitiricisi haline gelecek olan bu romanlar, üzerinde durduğu cemiyetsel mevzuları bütün anlamıyla ifade edebilecekti. Doksan kadar roman ve kısa öyküyle birlikte, ikibin kadar şahsiyetten oluşacak seri sayesinde, yazarın, Fransız burjuvazisinin alışkanlıkları, atmosferi, ananeleri ve yaşam stili ile alakalı çizdiği tablo net bir biçimde görülebilecek ve algı edilebilecekti. Bu büyük tasarıyı için büyük bir enerji ve hırsla çalışmaya koyulan Balzac, yeniden ağır bir borç yükünün altına girdi ve kurtuluş için yine, finansal kaynak getirmesini umduğu birtakım ticari faaliyetlerde bulundu. Bir keresinde, Sevres‘de bulunan Ville d’Avray‘daki evinde ananas yetiştirip satmaya çalıştı. Ancak hiçbir çabası onu başarıya götüremedi ve iki sene sonra, alacaklılarından kaçmak zorunda kalarak, hizmetlisi Madame de Brugnolle’nin adı altında kimliğini sakladı.

1835 senesinde, “La Chronique de Paris” isimli bir gazeteyi satın alan Balzac, yine hırsla yazmaya koyuldu ve bir dünya basmakalıpı olan “Vadideki Zambak“, bu yarıyılın bir mahsulü olarak ortaya çıktı. Yoğun çalışma temposuyla kendini çok fazla hırpalayan yazar, kitabın yayımlanmasının ardından bir kalp krizi geçirdi. Sonrasında ise, hayatının ehemmiyetli bir bvefatına damgasını vurmuş olan Madame de Berny’yi kaybederek büyük bir sarsıntı yaşadı. Tüm bu negatif büyümelerin yanı gizeme, finansal meseleler suratından gazetesi de iflas edince, yayıncısı Bulloz ile arası bozuldu ve böylece ertesi seneye kadar gazeteciliğe ara verdi.

1834‘den 1837 senesine kadar süren çabaları neticesinde, 12 ciltlik 3 bvefattan oluşan, daha önceki ve yeni eserlerini biraraya getirdiği kitabını bitirdi. İlk bvefatta, cemiyetsel hayatın değişik güzergahlarını, insan hayatı üzerinde belirleyici rol oynayan örfler, adetler ve ananeler çerçevesinde ele aldı. İkinci bvefatta, bu mevzuya felsefi bir bakış açısıyla yanaşıyor ve değişik açılımlarda bulunuyordu. Üçüncü ve son bvefatta ise, insan doğası ve kitlesel tavır biçimleri hakkında analiz etici, analitik neticelere varıyordu. “Yaşlı Kız” ismini verdiği bu ilk derleme çalışması, 1936 senesinde, La Presse’de yayımlanmaya başladı. 1840 senesinde, derlemeyi yine tertip etti ve Dante’nin “The Divine Comedy” isimli eserinden esin alarak, hepsi için ortak, birleştirici bir ad koydu: “La Comedia Humanineİnsanlık Komedisi.

1842‘de kaleme aldığı “The Human Society“de, Geoffroy Saint – Hilaire‘nin hayvan kraliyeti ve beşeri cemiyete özgü kuramlarının tesirinde kalarak, karşılaştırmalı bir bakış açısı ortaya koydu. Ona göre, insanoğlunun yaşam stili ve buna hükmeden ananeleri çok muhtelif özelliklere sahipti ve yöreden yöreye, cemiyetten cemiyete farklılık gösteriyordu. Bunun yanı gizeme, hayvanlarda seyrek tesadüfülen bir gidişat olmasına rağmen, insanoğlunun sevgisi, acıklı çatışmalarla doluydu. Ona göre, Fransız Devrimi korunduğu adil ve denklikçi düşünceleri hayata geçirememiş; cemiyetsel sınıflar arasındaki ayrımı yok edememiş ve vaadettiklerinin aksine, insanları yaşadıkları etrafa yabancılaştırmıştı. Liberalizm, insanların bireyci ve bencil düşüncelerini körükleyerek ahlaki çöküşe neden olmuştu.

Balzac’ın yine revize ettiği ve 1842 ile 1848 seneleri arasında 17 cilt halinde yayımladığı “İnsanlık Komedi”sinin baş eserleri arasında, “Le Pere GoriotGoriot Baba, “Les Illusions Perdues“, “Les Paysans“, “La Femme De Trente Ans” ve “Eugenie Grandet” yer alıyordu. Bu kitaplarda yazar, Paris’ten taşra kentlerine uzanan geniş bir perspektif içinde, değişik yaşam biçimlerini manzara ediyordu. Daha Önceki ve köklü aristoratik yapısıyla, orta-sınıf ticaretiyle, yeni refah siyasetleriyle, profesörleriyle, memurlarıyla, genç entellektüeleriyle, kabahatlileriyle ve daha pekçok özelliğiyle kendini gösteren Fransız cemiyetini, Paris odağında tahlil ediyor ve birçok noktada tenkit etiyordu. Balzac’ın romanlarında dikkati sürükleyen ehemmiyetli bir özellik, pekçok ehemmiyetli kişiliğine, değişik romanlarında yine yer vermesiydi. Yirmibeş ayrı romanında görünen Henry de Massay ile Eugene Rastignac gibi öne çıkan şahsiyetlerle neredeyse bir gönül bağı kurmuş olan ünlü yazarın, bu şahsiyetlerini asıl hayattan kurgulayarak romanlarına işlediği Doğrultusunda değerlendirmeler yapılmaktaydı.

Le Pere GoriotGoriot Baba isimli ünlü romanı, ilk kez 1934 senesinde, Revue de Paris‘de yayınlandı ve ertesi sene de kitap haline getirilerek bDoğruti. Fransız İhtilali’nden sonraki burjuva sınıfının kötümser bir tablosunu çizen bu eser, Shakespeare‘in “Kral Lear” isimli oyununun roman cinsine çevrilmiş değişik bir uyarlamasıydı. Hırslı fakat fukara bir genç adam olan Eugene de Rastignac, bencil ve acımasız kızkardeşleri ile çocukları için herşeyini feda etmekten çekinmeyecek bir baba olan yaşlı Goriot’nun birbiriyle ilintili hikayesini anlatıyordu.

Eserlerinin pekçoğunu, büyük bir sevgiyle bağlı olduğu Paris’te kaleme alan Balzac, Tours yakınlarındaki Sache‘de de bir vakit ikamet etti ve çalışmalarına burada devam etti. 1828 ile 1836 seneleri arasında, şehir merkezine yakın, Gözlem Ev ortamındaki Cassini‘de yaşadı ve bohem hayatı sürdü. 1847‘de Rue Fortunee‘ye taşınan Balzac, bu en yararlı yarıyılında, günde vasati 15 saat çalışıyor ve özel olarak harmanlanmış Paris kahvesinden içiyordu. Akşam yemeğinden sonra kısa bir vakit uyuyor; ardından gece yarısı uyanarak sabaha kadar yazmaya devam ediyordu. Kendini neredeyse tamamiyle yazmaya adamış olsa da, hayatın tadını çıkaracak faaliyetlere de katılıyordu.

1846 senesinde yayımladığı “La Cousin BetteBette Abla, yazarın hiç gün suratına çıkmamış aşk ilişkilerinden kesitler taşıyordu. Bu öyküde, Cousin Bette isimli baş kahraman, ailesi ve bir hayat kadını olan Valerie Marneffe’den, yaşadığı tüm hayalkırıklıkları için intikam almaya çabası içine giriyordu.

Yazar, Madame de Berny’nin vefatıyla büyük bir sarsıntı yaşadıysa da, hayatına hükmeden tek aşkı o olmamıştı. 1832 senesindeki tanışmalarından itibaren Balzac, Polonyalı bir kontes olan Eveline Hanska ile 15 sene boyunca mektuplaşmıştı. Hanska, yazarın, Bette Abla’daki Madame Hulot şahsiyetinin de aralarında bulunduğu birkaç eserindeki bayan kahramanlar için esin kaynağı oldu. 1837 senesinin sonbaharında, hem sıhhatine yine kavuşmak, hem de Eveline’nin, Bartolini tarafından yapılan büstünü görmek için İtalya‘ya gitti. Bartolini’den, aynı büstten kendisine de yapmasını rica etti.

1841‘de, kontesin eşinin ölüm etmesinin ardından, sevgilisiyle uzun zaman birlikte yaşama hayalleri kuran Balzac, sıhhatinin iyice makûsa gitmesine karşın, 1847’de, Polonya‘ya giderek, sevgilisinin şatosunda yaşamaya başladı. 1850 senesinin Mart ayında ise, Madame Hanska ile evlendi. Çift Paris’e geri döndü; ancak mutlu evlilik yalnızca iki sene sürdü. 18 Ağustos 1850 tarihinde, bronşit ve kalp yetmezliğinden hayata veda eden Honore de Balzac, arkasında 50’ye yakın bitirilmemiş eser bıraktı. Bunlardan en ehemmiyetlisi, dünya edebiyat tarihinde oldukça bedelli ve saygın bir yere sahip olan İnsanlık Komedisi’nin, 1845 senesinde başladığı son revizesiydi. Yarım kalan bu çalışma, 18691876 tarihleri arasında bitirildi ve 24 cilt halinde yine bDoğruti.

Kahramanlarının şahsi özelliklerinin ve şahsi tecrübelerinin de yaşadıkları hadiselerdeki duruşlarını etkilediğinin altını çizerek, vakalardan ve tavırlardan ziyade, nedenler ile geçmiş üzerinde durmuş; dolayısıyla romanın Shakespeare’ı olarak kabul edilmiştir. Tenkidi düşüncelerinin ve korunduğu ideolojilerin tesiriyle, yaşama realist bir pencereden bakan yazar, romanlarında hakikatçi, meblağlı ve natürel bir üslup kullanmıştır. Kahramanları aracılığıyla, öteki insanlara karşı empati kurmuş; gözlem maharetinden oldukça fazla faydalanmıştır. Bu sebeple, roman cinsinde, realizm ve natürelcilik kavrayışını edebi bir akım haline getirmiştir.

TÜRKÇEYE ÇEVRİLEN ESERLERİ:

Manyak kurba 2006

Köylü Başkaldırıyı 1974

Tours Papazı 1949

Eugenie Grandet 1983

Goriot Baba 1984

Bette Abla 1977

Otuz Yaşındaki Kadın 1963

Vandetta 1943

Tılsımlı Ten 1943, 1968

Tefeci Gobseck 19471961

Kırmızı Han 1946

Terör Devrinde 1979

Köy Doktoru 19421979

Bilinmeyen Şaheser 1945

Lois Lambert 1946

Albay Chabert 19441974

Bir Havva Kızı 1970

Onüçlerin Romanı 1945

Salt Peşinde 1945-1965

Altın Gözlü Kız 1943

Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti 1946

Kibar Fahişeler 1972

Makûs Kadınların Parlayış, Düşüşü 1981

Vadideki Zambak 19411985

Sönmüş Hayaller 1949

Nucingen Bankası 1950

Köy Papazı 1952

Cesar Birotteau 1945-1964

Tümörsüle Mirouet 1949

Karanlık Bir İş 1947

Esrarlı Bir Hadise 1949-1964

İki Gelinin Anıları 1940 – 1983

Modeste Mignon 1947

Köylüler 1845, 1976-1985

İçeriği Oyla

Yorum yapın